12 Temmuz 2016 Salı

Batu 2 yaşında

  
      Senin o güzel başını, göğsüme dayayıp mutluluktan ağladığım günün üzerinden tam 2 yıl geçti. İlk kokladığım an, dün gibi aklımda. Senin aldığın o ilk nefes, sanki benim de ilk nefesimdi. Yaşadığım hiçbir duyguya benzemeyen, kelimelerle tarif edilmeyen bir duyguydu bana yaşattığın.. Hep bana o ilk bakışını görecegim gözlerinde. Ve seni her öptüğümde o ilk öptüğüm andaki gibi aşkla dolacak içim. Büyüyorsun; kucağımda, ellerimin arasında, gözlerimin önünde büyüyorsun. Gelelim bu yıl bize yaşattığın mutlululuklara;) Karakterin kendini göstermeye başladı. Çok meraklısın, gördüğün herşeyi inceleyip keşfetmek istiyorsun. Hırslısın, sence herkes seninle yarışıyor:) Çok inatçısın ve inadını kırmak çok zor. Hareketlerin çok hızlı, tezcanlısın. Sabrın hiç yok. Sürekli taklit ve ilgi çekme arzusundasın. Kendini kanıtlamaya çalıştığın bir dönemdeyiz. Herşeyi kendin yapma isteğin var. İstediğini yaptığında çok mutlu oluyorsun. Başarıların sana güven veriyor. İhtiyacın olan sözcükleri kullanmayı öğrendin. İki sözcüklü cümle kurabiliyorsun. Söyleyebildiğinden çok daha fazlasını anlıyorsun. Senin her öğrendiğin, o güzel dudaklarından çıkan her kelime beni çok mutlu ediyor. Ben mi nasılım? Çok yoruluyorum. Ama seninle olan her anımın tadını doya doya çıkarmaya çalışıyorum. Bu arada sana hatıra blok hazırlıyorum. İleride biriktirdiğimiz anıları, yaşadıklarımızı okumanı istiyorum... İçimi titreten "anne" diyen sesin, beni sevgiyle kucaklayan minik kolların, yanağıma kondurduğun tatlı öpücüklerin, masum gülüşün, çılgın kahkahaların, bitmek bilmeyen enerjin ile artık 2 yaşındasın canım oğlum:) İyi ki doğdun prensim, hayat hep güzellikler versin sana. Seni çok seviyorum❤

21 Nisan 2016 Perşembe

''Park'' çok güzel gelsene :)

        Bu zamana kadar Nisan demek; bahar demek, yazın gelişi-ufak 2 günlük tatillerin organize edilişi, işten çıkınca havanın aydınlık oluşu demekti benim için. İş çıkışına bol bol plan yapar, hafta sonu gibi yaşardım hafta içi günlerini de.. Nisan geldi, güneş yüzünü gösterdi:) Peki ben ne yapıyorum? Her akşam işten çıkınca Batu'yu kreşden almaya uçarak gidiyorum ve doğruuu parka :) Defalarca kayıp, sallanıyoruz, kedi-köpeklere mama dağıtıyoruz, eğer karınları tok ve yemezlerse ağlıyoruz!, başka çocukların oyuncaklarını yada bilimum bisikletlerini sahipleniyoruz!, parktaki diğer çocuklarla kardeş, annelerle arkadaş oluyoruz, parktan bi türlü ayrılmak istemiyoruz yada illa ki arabaya zorla binip-ağlayarak eve dönüyoruz. 
Okuduğum yazılar, araştırmalarım sonucunda oyun oynamanın illa eğitici bir unsuru barındırmak zorunda olmadığını, eğlenmenin, birlikte olmanın, enerjiyi ona vermenin de çocuklara büyük katkılar sağladığını anladım.. 
Hem yorgunluk hem de o güne Batu’mla “anı” biriktirmenin verdiği mutluluk ile bitiriyorum günlerimi. Anlayacağınız artık baharlar, yazlar daha bir farklı geliyor bizim eve, daha bi aydınlık, daha bi keyifli, dolu dolu :)

Bol parklı, oyunlu günler dilerim..
Sevgiler :)

10 Nisan 2016 Pazar

Anne Olunca..

      Daha iyisi anne olduktan sonra herşey şimdiki halinden çok daha iyi olmalı. Yemekler daha vitaminli, bünyeler daha sağlıklı, evler daha hijyenik, yiyecekler daha bir organik olmak zorundadır sanki. Çocuklu hayatın başlamasıyla birlikte tıp, psikoloji, meteoroloji, astroloji, ekonomi ve birçok alanda anne kendisini geliştirdikçe geliştirir :) 
      Hayat sadece çocuğunu vitamin ve mineral küpü olarak yetiştirmek değil bence ! Daha iyi bir dünya hayali var hepimizin gönlünde.. Çocukların incitilmediği bi hayat inşa etmek gibi mesela.. 
      Daha iyi bir dünyaya en iyi niyetlerle yetiştirdiğin evladını emanet etme çabasıdır anne olmak! Her şeyin en iyisini öğrenip, ennn sevdiğin varlığa sunmak müthiş hissettirir insana kendini.. Pencerenin kenarına bırakılan ekmek kırıntılarında bile daha iyi bir dünya için kocaman bir emek vardır. Daha iyi bir dünyaya, iyi niyetlere ihtiyacımız var. Sadece çocuklarımız için değil elbette.. Ağaçlar, hayvanlar tüm canlılar için...
      Çok değiştim ben anne olunca.. sadece oğlum için değil, bütün çocuklar için dua eder oldum. Hepsi sağlıklı olsun, hepsinin karnı doysun, hepsi mutlu ve ailesiyle uyusun istiyorum..

      Oğlumla beraber hayatım da büyüdü, kalbim de büyüdü. Onun doğduğu günden bu yana kalbimle konuşmaya basladım. Sen hep at ki, bebeğimin her ihtiyacı olduğunda yanında olabileyim, sen hep at ki bebeğimin mutluluklarını görebileyim, sen hep at ki ömür boyu birlikte kahkahalar atabileyim..
Yemin ederim Çılgın :) 
       Annelik; mezuniyet yılı belli olmayan bir okuldur aslında.. Bebekliğinden erişkinliğine kadar anne için dersler hiç bitmez. Çocuk için ''anne'' başkadır. 

       Bence çocuğunuzla aranıza kimseyi sokmayın! Malesef herkes en iyisini bildiğini zannedip! tembihlerle eleştirileri havada uçuşturuyor.. Eleştirmek dünyanın en kolay işidir. Şahsen benim çevremden tek istediğim; yapıcı yaklaşımlarla olumlu motivasyon :) Çünkü çocuk yetiştirmek; mücadele dolu, büyük gayret gerektiren, düşündüren, aynı zaman büyüleyici bir yolculuk... 
          Sevgili anneler, 
Günün sonunda çocuğunuz mutlu ve sağlıklıysa her biriniz süper annesiniz. Kendinizi sürekli sorgulamayın ve çevrenizdeki dırdırcı teyzelere anneliğinizi sorgulatmayın. 
Sevgiler :)



7 Nisan 2016 Perşembe

Pozitif Doğum Hikayemiz..


Mis kokunu duyarak yazıyorum doğum hikayeni oğlum , 
sana kavuşmanın verdiği mutlulukla...

     
36+3 haftamda iyice ağırlaşmış ancak bunu kabul etmeden 
hala işe gidiyordum. Çok rahat bir hamilelik serüvenim 
olmuştu. Sürekli yoğun tempo çalıştığım dönemdeydim, 
mesainin bitimine 10 dakika kala üst üste lavaboya koşmaya 
başladım. Bebeğimin ve vücudumun gönderdiği bazı  işaretler 
vardı. Fakat bu işareti daha doğum için erken olduğundan kabul 
etmemiştim. İşten çıkıp eve vardığımda da bu durum devam edince 
hemen doktorumu aradım. Doktorum; henüz erken olsa da durumu
takip etmemi, gelen işaretin suyumun olabileceğini, devam ederse 
hemen hastaneye gitmemi ve onu aramamı istemişti. 
Gece yatarken aklımdan ''bugün de bitti'' diye geçirdiğimi hatırlıyorum
fakat gün bitmemiş meğer yeni başlıyormuş:) 
Hayat sen planlar yaparken başına gelenlermiş! Gece 3'de birdenbire 
yine aynı ıslaklık ile uyandım banyoya koştum evet nişanım da gelmişti. 
Eşimi uyandırdım, biz hala '' yok canımmm daha vardır doğuma '' modunda 
hastaneye gitmek için yola çıktık. Şimdi böyle panik halinde çıktığımız bu yoldan
geri döndüğümüzde yanımızda biri, hem de hayatımızın en önemli kişisi 
olacaktı, ne garip! Odaya geçer geçmez NST'ye bağlandım. Herhangi bir 
açıklıkta yoktu ilk etapta..Saat 7'de doktorum geldi hemen muayeneye aldı. 
Taa ki o güne kadar çatı muayenesi bile olmamıştım. 
Çatı muayenesinde doktorumun 
''Batu bugün geliyor Fulya'cım'' dediğini hatırlıyorum gerisi rüyada gibiydim :) 
Hemen yatış işlemlerim yapıldı, birkaç saat içinde tüm yakınlarım hastaneye, 
bize süpriz yapan Batu'muzu görmek için akın ettiler. Ben epidurele alınırken 
odamız süslenmeye başlamıştı.

Ardından suni sancı verilmeye başladı. Sancım ne kadar şiddetlenirse 
şiddetlensin ben hiç ağrı hissetmiyordum. Ağrısız doğum dedikleri buymuş,
iyiymiş diye geçirdim hep içimden :) Suni sancı verilirken makyajımı 
tamamladım. Doğum fotoğrafçımızla başladık bugüne özel anılarımızı biriktirmeye..
Hemşireler ara ara gelip açıklığı kontrol ettiler. Doğum hızla ilerliyordu.
Öğlen saat 12'de ''tamam doğuma hazırsın, Batu birazdan seninle'' dediler.
Çook şanslıydım doktorum normal doğum konusunda beni destekleyip,
en başından beri cesaretlendirmişti. Oğlumun hareketlerini içimde son kez
hissetmenin verdiği hüzün, ona dokunacak olmamın sevinci ile karıştı.
Saat 12:15'de beni doğumhaneye aldılar bana nasıl ıkınmam
gerektiğini anlattılar bikaç deneme yaptık Başarılıydım :) 
Vee sonrası Sıcacık, yumuşacık ve kaygan..
Minicik ama güçlü bedeniyle her şeyi inanılmaz derecede kısa sürede başarmıştı.
Dünyalar güzeli bir melek, dudaklarını büzmüş, titreye titreye ağlıyordu. 
Öpmeye kıyamayacağım kadar küçük ve narindi. Birbirimize dokunduğumuz,
onu öpüp kokladığım an, anlamıştı annesinin yanındaydı artık. Mucize!
''Hoşgeldin'' diye fısıldadım kulağına mutluluktan ağlayarak..
















Aceleci oğlum, 36+4'de, Saat 12:25 'de  3.160 gram, 50 cm olarak doğmuştu.
Çok güzel, mis kokulu, küçücük bir bebekti.
Bol bol fotoğraf çekilerek dünyaya gelmişti oğlum. Biz içeride selfie 
çekilmekten doğumun bittiğini, heyecanla bekleyen ailemize
haber vermeyi bile unutmuştuk :)
Doğum fotoğrafçımız Esra Çetiner, Ebemiz Yelda Zeybek ve 
Doktorumuz Aylin Barbaros ile harika bir ekip olmuştuk. 
Benim canım, Lise Aşkım... Kim bilirdi ki, lisedeyken bana 
‘Benimle çıkar mısın?’ demesinin aslında yıllar sonra 
‘Benimle bu dünyaya bir çocuk getirir misin?’ demek olduğunu... 


Oğlum Batu'ya; İçimde olduğu 8.5 ay boyunca ve doğumda beni hiç 
üzmediği için ,  
Doktorum Aylin Barbaros'a, Sorunsuz bir doğuma imza attığı, kendisine hep 
güvenmemi sağladığı, normal doğum yapmam için beni cesaretlendirdiği için, 
Doğum Fotoğrafçım Esra Çetiner'e, Batu'ya ve bize ömür boyu bakacağımız
fotoğraflarla bi hikaye yazdığı için,
Binlerce kez teşekkürler.. 
Bu güzel günde korkuya yer vermeyip, cesaretime ve kendime inanarak,
Kararlı ve güçlü bir şekilde dünyaya getirmiştim oğlumu.. 
Bedenim herşeyi başarmıştı. 
Ben doğumun hep kutsal olduğuna inandım, bebeğin anne karnında gösterdiği 
muazzam gelişim inancımı her gün kat kat arttırdı. 
Umarım tüm isteyenlerin masal gibi anlatacakları mutlu gebelikleri ve pozitif
doğum hikayeleri olur.
Doğum yapmayı bekleyen tüm annelere kolaylıklar ve hayal ettikleri gibi
bir doğum dilerim.
Ve doğum yaptığınız gün, gerçekten bir kraliçesiniz. Tadını çıkarın.
Sevgiler :)

6 Nisan 2016 Çarşamba

Mevsim..

       ''Sana yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağmurlu bir coğrafyada yaşadığımızı söyleyecekler. Gerçek olan senin mevsimindir oysa. O günün nasıl geçeceğini anlayabilmek için gökyüzüne bakman gerekmez. Dönüp yüreğine bak. Yağmurlar ve güneş yüreğinden süzülür. Gerçek olan yüreğinin mevsimidir. Her sabah uyandığında gözlerinden dünyaya saçılandır mevsim. Güneş senden doğar ve yağmur senin gözlerinden düşer yeryüzüne''... #tarıktufan

31 Mart 2016 Perşembe

Hayvan Sevgisi

        
    Korku DNA’mızda yok. Sonradan öğreniyoruz. Hayvanlara düşman bir ailede büyüyen çocuk, hayatı boyunca en küçük canlıdan bile korkar ve bu korkusu yüzünden zarar vermeye çalışır. Öz güveni son derece zayıftır ve büyük ihtimalle de hırçın bir karakteri vardır. Hem okuduklarım hem de kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak diyebilirim ki hayvan sevgisi ile büyümek, hayvanlarla iletişim kurmak son derede özel bir duygu. "Dost" kelimesinin gerçek anlamını öğreniyorsunuz. Karşılıksız, saf sevgiyi hissediyorsunuz ve her canlının biz insanlar kadar eşit yaşam hakkı olduğunu fark ediyorsunuz.
      Herkes hayvan beslemek ya da sevmek zorunda değil tabii, ama herkes hayvanın canına 
saygı duymak, hayvan besleyenlere saygı duymak ZORUNDA!
Hayvan sevgisi bir çocuğun hayatının başında öğrenebileceği en güzel sevgilerden biri...
İçinde hayvan sevgisi olmalı çocukların:) Kendi adıma söylemek gerekirse; bi kedinin başını okşamamış, bi köpeğe mama vermemiş bir çocuğu şanssız görüyorum ben.
Dostlarımız iyi ki varsınız hayatımızda..


   -Batu'cum ne getirdin cicim?
-Şüt getiydim doştum ^.^

29 Mart 2016 Salı

Büyüyorsun Çocuk...



-Şu 3 ayı atlatalım da kolik sancıları kalmasın 
-6 aydan sonra ek gıdalara geçince rahatlarız 
-Bi dişi çıksın bitcek bu uykusuz geceler 
-Acaba ne zaman emekleyecek sürekli kucakta 
-Artık yürüse de rahatlasak emeklerken yerlerde hasta oluyor
-Yürümeye başladı valla çok zormuş çok hareketli 
- Ayy neymiş bu 2 yaş sendromu acaba... 
diye diye büyütüyoruz seni küçük aşkım. 

 Şimdi de ufaklık resimlerine bakıp yaa ne çabuk büyüyor diyorum!
 İşte böyle dengesiz bir duygu Annelik..